1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Bir günde dört mevsim olan kişilikler!

Bir günde dört mevsim olan kişilikler!

featured
bir-gunde-dort-mevsim-olan-kisilikler.jpg

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sınırsız kişiler konusunu değerlendirdi.

Sınır kişilik bozukluğu olanlar bu durumu doğal hal olarak algılıyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhansınır kişilik bozukluğunun (borderline) başlangıçta, psikoz (akıl hastalığı) ve nevroz arasındaki sınırları ayırt etmek için kullanıldığını ifade ederek, “Psikoz, gerçeklik testinin bozulduğu, yani hayal, gerçek, rüya ayrımlarının yapılamadığı veya irrasyonel davranışların sergilendiği bir akıl hastalığıdır. Nevroz ise daha çok kişinin ilişkilerinin bozulduğu ve sosyal problemlerin yaşandığı bir durumdur. Ancak, psikoz ve nevroz arasında gidip gelen, tedavide çok zorlanılan kişilik tipleri mevcuttu ve ‘borderline’ terimi bunlar için kullanıldı. Sınır kişilik özellikleri herkeste az çok bulunabilir. Sınır kişilik bozukluğu varsa, kişi bunu bir problem olarak görmez, doğal hali gibi algılar. Bu durumu fark edemez, normal kabul eder ve öyle davranır. Bu, bir kişilik bozukluğudur ve bu kişiler yakınlarına en çok problem çıkaranlardır. Sınır kişilik bozukluğunun belli bir noktadan sonra duygu durum bozukluğuna dönüştüğü de görülür.” diye anlattı.

Tutarsızlıkta tutarlılar!

Sınır kişilik özelliklerinden birinin duygusal tutarsız olduğunu ve bu kişilerin sabah başka, akşam başka düşünen bir gün içinde dört mevsimi yaşayan, duygu düzenlemesi yapmakta zorlanan kişiler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişilerin bir diğer özellikleri de güvensizliktir. Sürekli korkuyla yaşar, kötü bir şey olacakmış gibi hissederler. Kaygıları çok yüksektir ve içlerinde kronik bir boşluk duygusu vardır. Bu boşluk duygusu nedeniyle devamlı tedirgin ve tetiktedirler. Kimlik karmaşası da sıklıkla yaşanır. Kendi sosyal kimliklerini, cinsel kimliklerini ve tüm kimliklerini sorgularlar. Kaos ve gelgitler çok fazladır, bu nedenle dengesiz kişilik özellikleri sergilerler. Tutarsızlıkta tutarlıdırlar. Abartılı duygusal dengesizlikleri hayatlarının her alanına yansır. Dış dünyada yansıttıkları ile iç dünyaları farklıdır. Bu özellikler nedeniyle, en çok ilişki sorunu yaşayan kişilerdir.” dedi.

Aynı gün içinde kolayca aşık olur, birden bırakırlar…

Bazı psikiyatri ekollerinde “bipolar 3” olarak adlandırılan ve duygu durum bozukluğunun yeni bir alt grubu olarak tanımlanan “eşik altı duygu durum” bozukluğu olan kişilerin de bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişilerde temel değerlere ve ahlaki normlarına uymayan davranışlar görülür ve kolayca aşık olurlar, birden bırakırlar. Bu durumu gün içinde de yaşanabilirler. Bu sınır kişilik bozukluğunun ilaç tedavisi gerektiren bir formu olarak değerlendirilir.” diye konuştu.

Bütün kişilik bozukluklarının yüzde 30-40’ının genetik faktörlere dayandığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Borderline kişilik bozukluklarına sahip bireyler, karşı tarafın duygularını algılayamazlar, duygusal okuryazarlıkları yoktur. Kendi duygularını da okuyup anlamakta zorlanırlar, duygusal farkındalıkları eksiktir ve duygusal aktarımı sağlıklı bir şekilde gerçekleştiremezler. Bu nedenle tutarlı ve güvenli ilişkiler kurmakta güçlük çekerler.” ifadesinde bulundu.

Sınır kişilik bozukluğunun temelleri çocukluk döneminde atılıyor

Sınır kişilik bozukluğunun temellerinin genellikle ilgisiz bir aile ortamında, çocukluk döneminde atıldığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişilerde çocukluk çağı travmaları sıklıkla görülür ve genellikle mutlu bir çocukluk dönemi geçirilmez. Ailede rol model olacak kişiler, yani anne, baba ve onların ilişkisi, çocuk tarafından örnek alınır. Eğer aile içerisinde kararlı, tutarlı ve sağlıklı bir ilişki yoksa, çocuk neyin iyi, neyin kötü, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlayamaz. Çocukluk döneminde yapması gereken duygu regülasyonunu öğrenemez. Sınır kişilik bozukluğunun en belirgin özelliklerinden biri, sağ beyinlerinin düzgün çalışmamasıdır. Sağ beyin, duygusal beyindir; sol beyin ise rasyonel beyindir. Ön beyin dengeyi sağlar. Ancak bu kişilerde sağ beyin tutarsız çalışır ve kişiyi sağ beyni yönetir. Ön beyin dengeyi sağlayamaz. Yani aklına ilk geleni yapar, hoşuna gideni yapar ve son duyduğuna inanır. Bu nedenle evlilik olgunluğu bile yoktur. Karşı cinsle uygunsuz davranışlar sergilerler, tutarsız davranışları vardır. Çocukluk dönemlerinde biriktirdikleri anılar hep problemlidir.” şeklinde konuştu.

Narsistik özellikler de taşıyorlar

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sınır kişilik bozukluğu olan kişilerde narsistik özelliklerin de olduğunu, genellikle kendilerinde sorun görmedikleri için, terapiye sevdikleri şeyi veya çocuklarını kaybetmemek için geldiklerini ve genellikle eşlerini suçladıklarını anlatarak, “Öncelikle o kişilerin kişilik profilini çıkarıyoruz; güçlü ve zayıf yönlerini belirliyoruz. Hayattaki ego ideali, yaşam felsefesi, olayları ele alış biçimi, sorun çözme stili, stresle baş etme stili ve insanlarla iletişim kurma biçimi gibi unsurları inceliyoruz. Bunları belirledikten sonra hem kişilik profilini değerlendiriyoruz hem de hastalığın biyolojik boyutu var mı diye araştırıyoruz. Çünkü duygu, düşünce ve davranışlarımızın organı beyindir. Beyindeki altyapı bozuksa, kimyası bozuksa ve tehlike devreleri fazla çalışıyorsa (bu kişilerde beyindeki tehlike devreleri çok çalışır), her şeyi abartırlar ve felaketleştirme eğiliminde olurlar. Eğer durum böyleyse, biyolojik boyutu da ele alıyoruz.” dedi.

 Kişinin kendini tanıması, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olması önemli

Terapilerde bu kişilerde ilk adımın farkındalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Kişinin kendini tanıması, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olması önemlidir. Bu farkındalıktan sonra tutarlılık çalışılır. Bu kişilere çeşitli aktarım terapileri, diyalektik davranışçı terapiler, bilişsel davranış tedavileri ve pozitif psikoterapi gibi yöntemler uygulanır. Bu kişilerde beyin hep negatife ve tehlikeye odaklı çalıştığı için olumlu sinirsel devreler oluşturulamaz. Bu tedavilerle, kişinin olayların olumsuz yönünü görmesinin yanı sıra, olumlu yönlerini üretmeyi öğrenmesi sağlanır. Bu sayede stres yönetimini öğrenmiş olur. Bu kişilerin en büyük zayıf tarafları stres yönetimi yapamamalarıdır; orantısız, uygunsuz ve tutarsız tepkiler verirler. Bu nedenle bu kişilerde öfke ve intihar eğilimi yüksektir.” diye konuştu.

Borderline kişilerin libidinal enerjilerinin yüksek!

Prof. Dr. Tarhan, Hollywood yıldızı Marilyn Monroe’nun genç yaşta intihar ederek hayatını kaybettiğini, hep iki uç arasında gidip gelen bir kişiliğe sahip olduğunu ifade ederek, “Borderline kişilerin bir diğer özelliği de libidinal enerjilerinin yüksek olmasıdır. Hem kadınlarda hem de erkeklerde libidinal enerjileri yüksektir ve bu da onları çekici kılar. Karşı tarafı çok fazla etkilerler. Fakat bu kişiler mutlu olamazlar. Çünkü her şeyleri olmasına rağmen, mutluluğu yanlış yerde, hep başkalarında ararlar. Borderline kişilerin önemli bir özelliği de başkalarının onlara yardım etmesini, ihtiyaçlarını gidermesini beklemesidir. Terapilerde en çok üzerinde durulan nokta, bu kişilerin kendi iç dünyalarında mutlu olmayı öğrenmeleridir. Kendi iç dinamikleriyle mutlu olmayı öğrenebilirlerse, çocukluk çağı travmalarının üstesinden gelebilirler. Bu kişilerde çocuklukta duygusal istismar ve ihmal çok sık görülür.” ifadesinde bulundu.

Duygusal olgunluğu olmamış kişiler…

Bu kişilerin duygu regülasyonunu yapamayan kişiler olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “40 yaşındaki bir insan eğer 10 yaşındaki bir insan gibi davranıyorsa onun duygusal olgunluğu yoktur. Yani diğer fiziksel gelişimi iyi olabilir kaslı olabilir şey olabilir ama içindeki çocuksu yönleri devam ediyordur. Bunlar çoğu immatür denilen duygusal olgunluğu olmamış kişilerdir. Borderline özellikleri de çok fazladır bu kişilerde. Davranış sınırlarını öğrenemedikleri için çok hata yaparlar. Hata yaptıkları zaman eleştirilirler ve kendilerine güvenleri azalır. Güvenilirlik konusunda sınır kişilik bozukluklarının en büyük sorunu, güvenli ilişki kuramamalarıdır. Kendilerini güvende hissetmezler, başkalarını da güvende hissettirmezler. Yakın ilişki kuramazlar. Bağlanma sorunu yaşarlar. Kaçıngan bağlanma yaparlar.” dedi.

Borderline kişilik bozuklukları olan kişiler ‘düzelmek istiyorum’ derse yüzde 50 çözüm var

Sosyal ilişkilerde sosyal sınırlar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Karşı tarafın hakları, ihtiyaçları ve duygularını bilmek önemlidir. İlk önce duygusal okuryazar olmak gerekir; kendi duygularını okuyacaksın ve ona göre uygun davranışı geliştireceksin. Sınır Kişilik Bozukluğu olan kişiler bu davranışı geliştiremezler. Bu özellikleri nedeniyle en büyük kötülüğü kendilerine yaparlar, mutsuzdurlar. Beyinlerinde bir fırtına vardır. Bu kişilerin beyninde sürekli bir savaş vardır. Ancak beyindeki nörobiyolojik bozulma olduğu için, önce onu tedavi etmeden terapi yapamazsınız. Borderline kişilik bozuklukları olan kişiler ‘Ben böyleyim, mutlu değilim, düzelmek istiyorum’ derse yüzde 50 çözüm var diyebiliriz.” diye konuştu.

Madde bağımlılığı görülüyor…

Bağımlılığın Borderline kişilik bozukluğunda en çok rastlanılan problem olduğuna işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Çünkü içlerinde kronik boşluk hissi olduğu için mutlu olamadıkları için madde bağımlılığı geçici bir rahatlık verir. Gittikçe dozunu artırırlar. ‘Hızlı yaşa genç öl cesedin yakışıklı olsun’ denilen tipler Borderline tiplerdir.” şeklinde konuştu.

Borderline kişilere terapide gelecek projeksiyonu çalışılıyor

Bu kişileri geçmişle savaştıklarını ve sürekli başkalarını suçladıklarını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Bu kişilerin bir özelliği de gelecek miyobudurlar. Geleceği göremezler. Terapilerde gelecek projeksiyonu çalışılır. ‘Bu davranışı yaparsan böyle bir sonuç olur’ denir. Orta ve uzun vadeli düşünme becerileri çalışılır. Doyumu erteleme becerisi üzerinde durulur. Ergenlerde de benzer durumlar yaşanır. Borderline kişilere terapide gelecek projeksiyonu çalışılır. Geçmişle ilgili alınacak dersler üzerinde durulur ve zihinsel enerjisini bugünü de kullanma becerisi geliştirilir.”

Borderline kişiler kendi iç dünyalarında mutlu olmayı öğrenmeli

Prof. Dr. Tarhan, Borderline kişilerin kendi iç dünyalarında mutlu olmayı öğrenmeleri gerektiğini dile getirerek, “Bu kişiler, karşı tarafa duyguyla verdikleri için karşı taraf onu görmezse birdenbire yerin dibine batırırlar. Bu özellikleri nedeniyle bu kişiler sürdürülebilir bir ilişki yapamazlar. Beş defa evlenir beşinden de boşanır. Hiçbir arkadaşlıkta uzun vadeli, tutarlı arkadaşlık yapamazlar. Daha sonra da kendilerini suçlarlar.  Duygularını yönetemezler.” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir günde dört mevsim olan kişilikler!
Yorum Yap