1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Dünyada ve ülkemizde hala önemli bir tehdit

Dünyada ve ülkemizde hala önemli bir tehdit

featured
dunyada-ve-ulkemizde-hala-onemli-bir-tehdit.jpg

Halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoni, akciğer dokusunun iltihaplanması sonucu oluşan bir hastalık. Dünyada ve ülkemizde hala en sık görülen enfeksiyonlardan biri olan zatürre aynı zamanda en önemli ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Öyle ki ülkemizde her yıl   yaklaşık 300 bin kişiye zatürre tanısı konuluyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2023 yılı verilerine göre; hastaneye en çok yatış gerektiren bir enfeksiyon olan zatürre ölüm sebepleri arasında ilk 10’uncu sırada olmaya devam ediyor.  Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran,  sonbahar ve kış aylarında kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirilmesi nedeniyle görülme sıklığı artan zatürrenin özellikle ileri yaşta ve kronik hastalığı olan kişilerde  son derece ciddi ve ölümcül seyredebileceğine dikkat çekerek, “Enfeksiyon sebebiyle vücuttaki oksijen seviyesinin düşmesi tüm organları etkilemektedir. Bunun sonucunda akciğerin yanı sıra böbrek, kalp ile karaciğer yetmezlikleri gelişebilmektedir. Özellikle 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan kişilerde bu organlar çok daha kolay hasar görmektedir” diyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran,  dolayısıyla zatürreden korunmanın yaşamsal önem taşıdığını vurgulayarak, “Bu enfeksiyondan en etkili korunma yöntemi ise özellikle 65 yaş üstü ve/veya altta kronik hastalığı olanların düzenli yıllık grip aşısı ve 1 kez zatürre aşısı yaptırmalarıdır” diyor.

Kapalı alanlarda hızla bulaşıyor

Sonbahar ve kış aylarında zatürrenin görülme sıklığı belirgin şekilde artış gösteriyor. Bu artışın nedenleri arasında grip (influenza), RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs), koronavirus gibi solunum yolu virüslerinin bu mevsimlerde daha yaygın olmaları yer alıyor. Virüsler akciğerlerin savunmasını zayıflatıyor ve bakterilerin yerleşip iltihap yapmalarını kolaylaştırıyor. Soğuk havada kapalı ortamlarda uzun süre zaman geçirilmesi de damlacık yoluyla bulaşan mikroorganizmaların hızla yayılmalarını kolaylaştırıyor. Aynı zamanda soğuk hava burun ve solunum sistemindeki savunma mekanizmalarını zayıflatıyor. Güneş ışığının az olması da D vitamini düzeylerinin düşmesine ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına sebep olabiliyor. Bu etkenler zatürrenin görülme sıklığını dolaylı olarak artırıyor. KOAH, kalp yetmezliği ve diyabet gibi kronik hastalıklar da soğuk havalarda kötüleşerek zatürrenin gelişimini kolaylaştırıyor. 

Mikroplar oksijen seviyesini düşürüyor!  

Bakterilerin, virüslerin ve nadir olarak mantar enfeksiyonlarının akciğerlere ulaşmasıyla gelişen zatürre bulaşıcı ve hızlı ilerleyebilen bir hastalık. Çoğunlukla solunum yoluyla bulaşan zatürrenin bulaşma riski ise virüs veya bakterilerin türüne göre değişiyor. Hasta bir kişi öksürürken veya hapşırırken damlacıklar havaya karışıyor. Sağlıklı kişi bu damlacıkları soluduğunda mikroplar burun, boğaz veya soluk borusundan akciğerlere ulaşıyor. Normalde akciğerler kendini iyi koruyor; burun, soluk borusundaki tüyleri ve mukus ise mikropları dışarı atarken,  bağışıklık hücreleri de mikropları yutuyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, “Ancak  grip ve soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu enfeksiyonu sonrasında, sigara kullanımında, bağışıklık sistemi zayıfladığında, aşırı yorgunlukta veya beslenme bozukluğunda mikroplar akciğerin hava keseciklerine  kadar ulaşmaktadır” uyarısında bulunuyor. Vücudun burada çoğalan mikropları yok etmek için iltihap karşıtı hücrelerini bölgeye gönderdiğini belirten Prof. Dr. Reha Baran, “Bu savaş sırasında alveoller, yani akciğer dokuları sıvı iltihap hücreleri ve bakterilerle dolmaktadır. Bunun sonucunda, vücutta oksijen seviyesi düşerken; ateş, öksürük ve göğüs ağrısı gibi sorunlar başlamaktadır” diyor. 

Hafif öksürük ve ateş erken belirtisi olabilir! 

Zatürre basit bir soğuk algınlığı gibi başlayıp, hızla ağırlaşabilen bir hastalık. Başlangıcında genellikle 38-40 derece ateş, titreme ve öksürük görülüyor. Önce kuru özellik sergileyen öksürük daha sonra sarı, yeşil veya pas renginde balgamlı hale geliyor.  Nefes alırken göğüste batar tarzda ağrı, halsizlik, yorgunluk, hafif egzersizlerde veya konuşurken hissedilen nefes darlığı, özellikle virüs zatürrelerinde kas-eklem ağrıları, diğer belirtilerini oluşturuyor.  Prof. Dr. Reha Baran, bu dönemde hekime başvurmanın yaşamsal önem taşıdığı uyarısında bulunarak, “Risk grubunda olanlarda ise sadece hafif öksürük ve ateş bile erken zatürre belirtisi olabilmektedir” diyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, erken tanı konulduğunda enfeksiyonun akciğerin tamamına yayılmadan durdurulabildiğine işaret ederek, “Bu sayede solunum yetmezliği ve kan zehirlenmesi gibi komplikasyonlar önlenirken, hastaneye yatış ihtimali azalmaktadır. Özellikle yaşlılarda ve kronik bir hastalığı olanlarda erken tedavi ölüm riskini önemli ölçüde düşürmektedir” diye konuşuyor. 

Bol sıvı alımı ve istirahat önemli! 

Zatürrenin tedavisinde amaç enfeksiyonu yok etmek, akciğer fonksiyonunu düzeltmek ve nefes darlığı ile organ yetmezliği gibi komplikasyonları önlemek. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, bakteri kaynaklı zatürrelerde tedavinin temelini antibiyotiklerin oluşturduğunu belirterek, “Viral zatürrelerde ise antibiyotik etkisizdir. Bu durumda; bol sıvı alımı, istirahat, ateş düşürücü ilaçlar ve gerekiyorsa oksijen desteği önemlidir.  İnfluenza (grip) kaynaklı gelişen zatürrelerde özel bir antiviral ilaçlar ve covid-19 gibi enfeksiyonlarda ise kortizon kullanılabilir” bilgisini veriyor.  

Zatürreden korunmak için 8 kritik kural! 

  • Zatürre ve grip aşılarınızı yaptırın. 
  • Sigara ve alkolü mutlaka bırakın. 
  • Ellerinizi sık sık sabunlu suyla en az 2 dakika boyunca yıkamayı alışkanlık edinin.
  • Kapalı ortamlarda bulunmaktan kaçının, eğer mecbursanız mutlaka maske kullanın. 
  • Hastalar ile yakın temasta bulunmamaya özen gösterin.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirmek için dengeli beslenin, özellikle protein ve C vitamini yönünden zengin besinler tüketin, yeterli süre uyuyun, düzenli egzersiz yapın, stresi yönetmeye çalışın,   kronik bir hastalığınız varsa düzenli olarak kontrolünü yaptırın. 
  • Odanızı her gün üç kez olacak şekilde 15’er dakika havalandırın. Ayrıca, nem oranı çok düşük ortamlarda bulunmamaya dikkat edin.
  • Soğuk havada burundan nefes alın. Burun, soğuk havayı akciğerlere ulaşmadan önce ısıtır ve nemlendirir. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dünyada ve ülkemizde hala önemli bir tehdit
Yorum Yap